SEKAM İFTARININ DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
ANNELERİMİZ ETCEP PROJESİNE NE DER?
Dün anneler günüydü, annelerimizin günü kutlandı, hediyeler alındı, sosyal medyadan resimler paylaşıldı. Bugün yeniden hayatın gündelik akışına kendimizi teslim ettik. İstanbul seçimleri, ekonomik göstergeler, terör, dış politika derken yığınla yapacak işimiz var.
Dün bir yandan anneler günü etkinliklerini izlerken bir yandan da kadın ve aileyi hedef alan yıkıcı faaliyetleri gözümün önüne getirdim. Bizim gündemimiz sürekli değişirken bazılarının gündemi hiç değişmiyor ve kararlı bir şekilde ilerlemeye devam ediyor.
Sendikamızın, Eğitim-Öğretim ve Bilim Araştırma Dergisi Eğitime Bakış, son sayısında Cinsiyet Eşitliği ve Eğitim konusunu yeniden gündeme taşımış. SEKAM- Sosyal Ekonomik, Kültürel Araştırma Merkezi de her yıl yaptığı geleneksel iftar ve bir konunun analizinde bu yıl bu konuyu etraflıca masaya yatırdı.
Bir taraftan doğal kaynaklarımız, yer altı ve yer üstü zenginliklerimiz hedef alınmışken diğer taraftan aile yapımız hedef alınmış durumda. Uluslararası büyük bir yıkım projesi olan toplumsal cinsiyet eşitliği projesini yürütenler, toplumun en önemli direnç noktası aile yapımızı yok etme görevini bizim kurumlarımıza vermenin yolunu bulmuş ve epeyce de yol almış durumda.
Şubat ayında Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK’ün gündeminden düşürmeyi başardık ancak dikkatlerin başka gündemlere yoğunlaştığı anda yıkım faaliyetleri için için devam ediyor. Aile Bakanlığı, bütün eleştirilere kulak tıkamayı marifet sayan tutumuyla, aileyi yok etmek için elinden ne geliyorsa yapmayı ihmal etmiyor. İnşallah aldatıldığımızı anladığımızda çok geç kalmış olmayız.
Bu kadar tepkiye rağmen tehlikeyi görmeyen kişi ve kurumlara şunu sormak isterim, ülkemize sığınan mültecilere kaynak aktarırken cimri olan Avrupa ülkeleri bu ve benzeri projelere neden sınırsız kaynak aktarırlar? Bu durum bile uyanmanıza yetmiyor mu?
Önce kavramlarımızın içi boşaltılıyor. Toplumsal Cinsiyet ne demek? “Evlilik dışı beraberlik, evlilik dışı doğan çocuk, seviyeli birliktelik…” gibi bizdeki karşılığı çok kolay yazılıp söylenemeyen yeni kavramlar üreterek normalleştirmeye çalışılan sapkınlıklar toplumda sıradanlaştığında ahlak adına, toplumsal düzen adına, neslimizin korunması adına geriye ne kalmış olacak?
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği denince bazıları ülkemizde kadına şiddeti, tacizi azaltacak, iş hayatında kadına daha çok alan açacak, toplumu zenginleştirecek bir projeden bahsediliyor gibi algılıyorlar. “Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinden rahatsız olanlar neden kızlarını okula gönderiyor.” diyebilen milletvekilinin olayın ne kadar uzağında olduğunu görmek gerçekten çok acı. Toplumdan bu kadar kopuk vekillik mi olur? Aylardır süren tartışmalara hiç mi kulak vermediniz?
Bu proje ile normalleştirmeye çalışılan, kanuni güvence kapsamına alınmak istenen, erkek erkeğe evlilikler, eşcinsellikler ve diğer sapkınlıklarla mı ülkemizdeki çocuk tacizlerini, kadına şiddeti, insanlık dışı eylemleri ortadan kaldıracağız. Tam aksine bu yapılanlar bu tür olayları tetikleyecek ve istatistikleri hızla daha olumsuz hale getirecektir.
SEKAM İftarında Burhanettin CAN hocanın anlattığı bir olayla bitirelim. Gümüşhane Üniversitesinde öğretim üyesi karı koca evde tartıştıklarında ilkokula giden çocukları babaya çıkışarak; “Baba seni 183’e şikâyet ederim.” Diyor. Bu kadar basit ve proje amacına ulaşmış durumda.
Ülkemizde kadınlarımızın yaşadığı problemler ve örf, adet ve geleneklerimizden kaynaklanan yanlışlıklarla mücadele etmek başka bir şey bu projelerle amaçlanan başka bir şeydir. Yetkililerimizin bunu anlaması gerekmektedir. Yaşadığımız problemlerin çözümü, batının sapkınlarını ülkemizde kanun koruması kapsamına almakla değil, kendi medeniyet köklerimize dönmekle olur.
Kadını diri diri toprağa gömülmekten kurtararak, ayaklarının altı öpülesi anne mertebesine yükselten dinimiz varken batının sapkın projelerinden medet umma çaresizliğine düşmek ve bunun farkına bile varamamak ne kadar acı. Anneler gününüz kutlu, ferasetiniz açık olsun.
Talat YAVUZ
Eğitim Bir Sen İstanbul 4 No’lu Şube Başkanı
yavuztlt@hotmail.com