Sekam
Henüz vakit varken...
Mail Adresiniz :
Şifreniz :
Mail Adresiniz : Şifreniz : Şifre Tekrar : Adınız Soyadınız : Telefon No ( isteğe bağlı) :
Eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi projesi?

Eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliğinin geliştirilmesi projesi?

Osman Atalay – Yeni Akit 08 Ocak 2019 Salı

Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi (ETCEP) ve İstanbul Sözleşmesinin ihtiva ettiği kabul edilemez maddeler epey tartışılacağa benziyor.

Proje sessiz sedasız uygulamaya koyulurken sivil toplum kuruluşlarının konuya ilgisizliği hayret verici bir durum arz etmektedir.

Ayasofya’da 60 saniyelik bir kadının kareografi dans gösterimine sosyal medyada duyulan haklı öfkeye Kültür Bakanlığı yetkililerinin hemen açıklama yapması da önemliydi.

Oysaki günlerdir Milli Eğitim Bakanlığının uygulamaya koyduğu ETCEP ve İstanbul Sözleşmesinin ihtiva ettiği bir konu var.

Milyonlarca kadın, erkek bu toplumun sosyokültürel, genetik kodlarının geleceğinde büyük yıkımlara sebep olacak kabul edilemez maddelerle ilgili anlaşılır ne bir açıklama ne de bir tavsiye göremiyoruz.

“Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü” tarafından koordine edilen ve British Council liderliğindeki Konsorsiyum tarafından teknik destek verilen “Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi” (ETCEP) “Yeniden yazmaya var mısın?” sloganıyla yola çıktı.

Avrupa Birliği ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen proje, okullardaki kız ve erkek çocuklar arasında toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesini yaygınlaştırmayı ve eğitim sisteminde eşitliğe ve toplumsal cinsiyete duyarlı yaklaşımın benimsenmesine katkıda bulunmayı amaçladı.

Proje sonunda aşağıdaki hedeflere ulaşıldı:

• “Okullar için Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Sağlamaya” yönelik, okuldaki eğitim-öğretim personeli ve idari personel için kılavuz ve değerlendirme aracı niteliğinde bir araç ve bu aracı kullanma kapasitesinin geliştirilmiş olması.

• Tüm eğitim sektöründe eşitlikçi ve toplumsal cinsiyete duyarlı bir yaklaşımın yaygınlaştırılması konusunda MEB’in kapasitesinin geliştirilmiş olması.

• Merkezi ve yerel kampanyalar aracılığı ile öğrencilerin, ebeveynlerin, eğitim-öğretim personeli ve idari personelin eğitimde toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalıklarının artmış olması.

Uygulamanın merkezi Ankara oldu ve etkinlikler 10 ilde (Erzurum, Batman, Samsun, İzmir, Malatya, Şanlıurfa, Karaman, Mardin, Trabzon, Sivas) gerçekleştirildi.

Bu konuda Av. Muharrem Balcı ve Mücahit Gültekin’in çabaları ve uyarılarını sizlerle paylaşmayı çok önemli gördüm.

“Bizler hep başımıza gelenleri konuşuyoruz, başımıza gelecek olanları konuşmuyoruz, konuşamıyoruz. Hırsız evimizi soyduktan sonra kapıyı kilitliyoruz. Bazıları bunu bile yapmıyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği denilen şey; çocuklarımızın, değerlerimizin, varlığımızın, geleceğimizin çalınması anlamına geliyor. Hatta çalınması anlamına bile gelmiyor; biz kendi elimizle hırsıza onurumuzu, haysiyetimizi teslim ediyoruz.  

Ama bazıları hâlâ bunu ‘kadın-erkek eşitliği’ meselesi sanıyor, ‘kadına şiddet’ meselesi sanıyor, ‘kadının güçlendirilmesi’ meselesi sanıyor. Yalancının mumu 500 senedir yanmaya devam ediyor. Bu konuda yetkililer topluma doğru bilgi vermiyor. Dünyanın en saçma teorisi koca devleti peşine takmış sürüklüyor. Kafası çalışan bazı dostlarımız meseleye ilgi göstermiyor. Bazı dostlarımız ise, meselenin politik amaçlarından habersiz, kendi kişisel tecrübelerine dayanarak ‘Ama kadına şiddet yok mu? Geleneklerimiz yanlış değil mi?’ filan gibi itirazlar getiriyor; konuyu yeterince incelemiyor.

Açık söylüyorum: ETCEP projesi başarıya ulaştığı gün çocuklarınızı tanıyamayacaksınız. Beğenmediğiniz o gelenekleri bile yana yakıla arayacaksınız. Aynen şimdi 70’lerdeki, 80’lerdeki mahallenizi aradığınız gibi. Ama bulamayacaksınız. İş işten geçmiş olacak. Pişman olacaksınız, belki de pişman bile olamayacaksınız. Sonra çaresiz kendinizi olup biten her şeye alıştıracaksınız.

Bundan yıllar önce ‘modern tarım’ söylemleriyle bitirilen toprağımız gibi, ekmeğimiz gibi, tohumumuz gibi, insanımız da bitecek. GDO’lu ürünlere sövüp bin türlü hastalıktan ölmeye devam ettiğimiz gibi ne kıza ne de erkeğe benzemeyen çocuklarımıza bakıp, itiraz etmeyen o dilimizi ısıra ısıra ölüp gideceğiz. 

Batı’dan yediğimiz kazıklar konusunda bin tane örnek verebilirim ama ne fayda! Faydası yok çünkü biz kendimizi sevmeyen bir toplumuz. Kendisini sevmeyen, kendisinden iğrenen ama çocuklarının kaderini düşmanının eline terk etmiş bir toplum. 

Her gün ‘şanlı tarih güzellemeleri’ yapan ama çocuklarını Batı’nın yalanlarına teslim etmiş bir toplum. Ana-babaları ‘Ertuğrul’ izleyen, çocukları Ricky Martin’e benzetilen bir toplum. Geçmişte yaşayan ve ama bugün olup bitenlere lâl olmuş bir toplum... 

ETCEP bir toplum mühendisliği projesidir. Batı’dan elimize tutuşturulmuş bir proje. Kendi okullarımızda, kendi öğretmenlerimiz eliyle, kendi paramızla, kendi çocuklarımızı Batı’nın fantezilerinin denekleri haline getiriyoruz. 

Dedim ya, söylesen ne fayda! Nabi Avcı gibi bir insan ETCEP hakkında, ‘Millî Eğitim Bakanlığı olarak, Avrupa Birliği ile birlikte başlattığımız, ‘Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Projesi’, ülkemizde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına önemli bir katkı sağlayacaktır’ diyebiliyor.

Belli ki değerli hocamız, kendisine verilen enformasyonla yetinmiş. Hâlbuki hocamızın kaleminden öğrenmiştik bundan 25 yıl önce ‘enformasyonla cahil’ bırakıldığımızı... Ama yine de Avcı’nın söylediği tam doğru değil, ‘Avrupa Birliği ile Birlikte’ yapmıyoruz, Avrupa Birliği istiyor biz yapıyoruz. ETCEP’te uyguladığınız hiçbir şey sizin değil hocam, fikir de etkinlikler de tercüme... Sadece onları uygulayan öğretmenler, okullar, bir de çocuklar bizim. Şimdilik bizim. Şimdilik.”

Av. Muharrem Balcı’nın; “Avrupa Birliği kriterlerinin düşünce, ifade, örgütlenme özgürlüğüne ilişkin hükümleri yerine ne hikmetse, toplumun inanç değerlerine, örf ve geleneklerine aykırı düzenlemeleri alınıyor. Hem de herkesten önce biz alıyoruz. İstanbul Sözleşmesi, toplumumuzun geleceğini ifsad etme anlamında hükümler irade ediyorken, dünyada ilk kabul eden, imzalayan, hem de hiçbir maddesine şerh koymadan imzalayan ülke konumundayız.

İstanbul sözleşmesini Bulgaristan ve Çekoslovakya, Macaristan imzalamadı. Bu ülkeler hiç de öyle Türkiye gibi kadın düşmanı, homongolos gibi sıfatlarla anılmıyor. Ne hikmetse İslam dünyasının lider topluluğu ve ülkesi üzerinde oyunlar çok ciddi uygulanıyor” uyarısı özellikle bu proje üzerinde bir kez daha düşünmemizin önemini hatırlatmış oluyor.