Sekam
Henüz vakit varken...
Mail Adresiniz :
Şifreniz :
Mail Adresiniz : Şifreniz : Şifre Tekrar : Adınız Soyadınız : Telefon No ( isteğe bağlı) :
Çocukları bekleyen “sanal” afet!

Çocukları bekleyen “sanal” afet!

Son yüzyılın dünya üzerindeki en yaygın icatlarından biri olan sosyal medya her ne kadar faydalı tarafları olsa da çocuk kullanıcılar için sanal bir afete dönüşebiliyor.

Muhammed Şimşek/Analiz 15 Şubat 2018 - Diriliş Postası

Son yüzyılın dünya üzerindeki en yaygın icatlarından biri olan sosyal medya her ne kadar faydalı tarafları olsa da çocuk kullanıcılar için sanal bir afete dönüşebiliyor. Anne babaların kol kanat germekte geciktiği durumlarda çocukların henüz taptaze mahrem dünyaları sanal âlemin sosyal ağlarına takılarak istismar malzemesi haline gelebiliyor. 

Her geçen gün gittikçe daha akıllı cep telefonları, tablet ve bilgisayarlarla kuşatılan hayatlarımızın en çok zaman ayırdığımız aktivitesi haline gelen internet ortamındaki sosyal medya kullanımı ciddi sorumlulukları üstlenmeyi gerektiriyor. Özellikle anne ve babaların bu konuda kendi kuşağının dışına çıkarak çocuklarının içinde büyüdüğü kuşağı daha yakından takip ederek en az onlar kadar teknoloji ve internet âlemine hâkim olmaları mecburiyetini beraberinde getiriyor.

Bu noktada herkesin bir bilişim ya da sosyal medya uzmanı olması gerektiğini söylemiyoruz elbette. Derdimiz, internet ve bilgisayarın bilgiye ulaşmada ve anlık iletişim sağlamada gündelik hayatı kolaylaştıran nimetlerinden faydalanan ebeveynlerin, önce kendilerini daha sonra çocuklarını sanal âlemin zararlı içerikleri ile tuzaklarından korunmasının hayati bir öneme sahip olduğuna dikkati çekmek. Zira gerçek hayattan kopan körpecik nesillerin intihara sürüklenmesinden tutun da gerçek hayattan koparak önce kendine daha sonra ailesine ve en yakın sosyal çevresine yabancılaşması kendi içinde toplumsal açıdan tehlike sinyalleri veren ruhi bunalımları barındırıyor.

TOPLUMSAL HAYATI DİNAMİTLİYOR

Bugün internet üzerinden arkadaşlıklar kurarak belli bir sosyal çevre oluşturmaya yarayan pek çoğu büyük ilgi gören ve markalaşan siteler mevcut. Ergenlerin büyük bir heyecanla kendini ispat etme ve gelişi güzel paylaşımlarla kendini ifade etmek için ilgi gösterdiği bu sitelerdeki sosyal ağlar farkında olmadan agresif, komformist, hazcı, hiçbir ahlaki kural tanımayan ve zevkine düşkün nesillerin yetişmesine sebep oluyor.

Dahası son yıllarda kendi içinde sanal gerçeklik oluşturarak en küçük yaştaki çocukların dahi ilgisini çeken ve içinde kullanılan müziklerden renklerine kadar profesyonel tasarımların ürünü oyun siteleri bilinçaltına zararlı içerikler atıyor.

Ayrıca ciddi paralar harcanarak oluşturulan profesyonel görseller yüklenen bazı popüler video paylaşım siteleriyle bloglar bir aysberg benzeri koca bir sanal dünya kuruyor önümüzde.

Dünyaya hükmeden küresel bir sermayeyle desteklenen bütün bu ağların ortak özelliği ise hem yaşı ne olursa olsun her kullanıcının mahrem dünyasını gözetlenmesini hem her türden aşırılıklara kapı aralamasını sağlıyor olması. Zira eskiden belli bir maliyet ve zaman ayırmayı gerektiren toplumsal hayatı temelden dinamitleyen kötü fiiller ve zararlı içerikler sanal âlemde bir tıkla kullanıcıların önüne gelebiliyor. Kullanıcılar kim zaman bu içeriklerin pasif düzeyde izleyicisi olurken kim zaman ise bu içeriklerin üreticisi konumuna gelebiliyor. İşte en büyük tehlikede burada başlıyor. Sürekli ahlakdışı içerikleri seyreden kullanıcıların zihninde çiğnen kurallar bir süre sonra aynı kullanıcıları, izledikleri ahlaksızlıkların baş aktörüne dönüştürebiliyor. Özellikle ebeveyn kontrolünden çıkarak bilinçsiz bir kullanıcıya dönüşen gençler söz konusu sanal afetin içinde yok olup gidebiliyor.

UÇURUMUN KENARINDAKİ BEYİNLER

Genç beyinlerin maruz kaldığı tehlikelerin başında teknoloji ve internet bağımlılığı geliyor. Bu yönde yapılan araştırmalara bakıldığında internet bağımlılığının beyindeki duygu işleme, yönetici dikkat, karar verme ve bilişsel kontrolü içeren beyin bölgelerine etki ettiği gözlemleniyor. Özellikle ekran ışığına maruz kalan çocuklar, aşırı uyarıcı yüklendikleri için uyku sorunları yaşıyorlar ilkin. Ardından aşırı uyarılmış sinir sistemi onları dürtüsel, huysuz ve dikkatsiz olmalarına sebep oluyor. 

Uzmanlara göre bağımlılığın beyinde atrofiye yani küçülmeye yol açtığını da söylüyor. En çarpıcı sonuç ise madde bağımlılarının maddeye duyduğu arzuda olduğu gibi oyunlar için de beyinde benzer değişimler gözlenmiş olması…

SANAL ZORBALIK VE TACİZ

Sanal ortamda kendini sözde özgür hisseden ergenler, kendileri zorbalığa maruz kalabildikleri gibi bizzat kendileri de oluşturduğu sanal kimlik üzerinden karşı tarafı kasten küçük düşürmeye yönelik yalan ve düşmanca ifadeler kullanabiliyorlar.

Uzmanlara göre bu da kullanıcının depresyon, kaygı, ağır izolasyon ve hatta intihara dahi yol açtığını belirtiyor.

MÜSTEHCEN İÇERİKLİ MESAJLAŞMA

Yine ergenlerde gözlemlenen cinsel içerikli fotoğraf ve videoların internet üzerinden paylaşılması ailede ve toplumsal hayat içinde öğrenilen ahlak kurallarını yerle bir ediyor. Bu alanda yapılan araştırmalara göre ergenlerin %20’si kendilerinin çıplak veya yarı çıplak fotoğraflarını ve videolarını yolladıklarını veya internete yüklediklerini ortaya koyuyor. Bu rakamın toplumun gidişatı noktasında herkesin şapkasını önüne koyup düşünmesi gerekiyor.

SANAL ÂLEM DEPRESYONU

Sosyal medyada gereğinden fazla zaman geçiren ergenlerin depresyona girdiğini tespit eden araştırmalar da yok değil. Gerçek hayatta ailesinden ve mahallesindeki arkadaşından soyutlanan ergenler, kendi içinde yaşadığı depresyon hissini yenmek için bu kez sosyal ağların hareketli olduğu internet sitelerine yöneliyor.

Ancak psikolojik olarak kendini yalnız ve çaresiz hisseden egenleri, istismar etmeye hazır bu siteler çeşitli riskleri beraberinde getiriyor.

MAHREMİYET AYAKLAR ALTINDA

Ergenlerin içine düştüğü tuzağa dönüşen sosyal ağlardaki kontrolsüz ve bilinçsiz internet kullanımı en başta mahremiyeti ortadan kaldırıyor. En önce gereğinden fazla bilgi paylaşımının daha sonra kasti olarak kendileri ve başkaları hakkında yanlış bilgi paylaşımları ergen kullanıcıların, özel hayatını tehlikeye sokabiliyor.

Hepsinden daha önemlisi mahremiyetin ne demek olduğunu bilmeyen çocuk veya ergenlerin hiç düşünmeden internetteki her siteyi gezerek uygunsuz mesaj, fotoğraf ve videoları yüklemeleri arkalarında dijital bir ayak izi bırakıyor. Gelecekte ise bu çocukların iş yaşamını olumsuz etkileyecek bir riske dönüşürken bu dijital ayak izlerini takip eden sanal ortamdaki dolandırıcı ve suçlulara da farkında olmadan kapı aralanmış oluyor.

Aileler ne yapmalı?

Bu yazıda yer verdiğimiz ya da veremediğimiz bütün bu tehlikeler karşısında çocuklarımızı en başta ebeveynler olarak bizlerin doğru yönlendirmesi gerekiyor. Çünkü her ne kadar sosyal medya kullanıcısı olmaları için küçük yaşta olsalar ve bu konuda yeterli olgunluğu gösteremeyecek olsalar dahi günümüz koşullarında bir şekilde bilgisayar ve internetle muhatap oluyorlar. Çocuksu bir merak, kendini ispatlamak ve doyumsuz bir eğlence cazibesi ile üzerlerine bol gelen bir kıyafeti giymeye çalışır gibi girdikleri sosyal ağları kullanırken onları birer bilinçli kullanıcıya dönüştürmek gerekiyor. Uzmanların en baştaki tavsiyesi çocukların sosyal medya kullanımının mümkün olduğu ölçüde geciktirilmesi… Daha sonra her ne kadar güvenlik ayarlarını kullanılsa da hiçbir şeyin gizli kalmadığı dijital dünyada çocukların kullandığı hesaplar mutlaka özenle takip edilmeli... Bunların yanı sıra çocuklara arkadaşlarıyla kuracağı en sağlıklı iletişimin mesajla değil yüz yüze kurulacağı anlatılmalı…

KAYNAK: http://www.dirilispostasi.com/analiz-yorum/cocuklari-bekleyen-sanal-afet-5a848118f0fd0a382352c24f